Kılıçdaroğlu: Bütün mesele seçilmek değil, seçildikten sonra yapmak
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili olarak, “Devlet bir kurumlar bütünüdür ve bütün bu kurumların uyum içinde çalışması gerekir. Bunu sağlayacak tek bir kişi var. Lider bende görürse görür. Böyle bir teklifte bulunun tabii ki. Bu onurlu bir görevdir, bunun da altını çizeyim. “Onurlu bir görevdir. Herkes bu onurlu görevi yapmak ister. Bunu açık açık ifade edeyim. Bütün mesele seçilmek değil, seçildikten sonra yapmaktır. Liderlere bu güveni vermek onların sözlerini yerine getirmektir” dedi. Kılıçdaroğlu, “İnşallah 13 Şubat’ta cumhurbaşkanı adayımızı kamuoyuna açıklayacağız. Biz böyle bir karar aldık. Saadet Partisi konutu altında buluşacağız. 13 Şubat’ta mı olacak yoksa 13 Şubat’ta mı karar vereceğiz, bu kararın açıklanması için kesin bir tarih mi? Örneğin, 26’sında ortak politikalar metnini tartıştık. Sonra 30’unda kamuoyuyla paylaşıyoruz. 13’ünde büyük ihtimalle orada bir karar alacağız ama diyelim ki cumhurbaşkanı adayı 23’ünde değil, 23’ünde halka ne yapacağına dair ortak mutabakat metni. 13. açacağız” dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bu akşam Halk TV’de Liderler Masası programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu, HALK TV Haber Yayın Direktörü Bengü Şap Babaeker ve Günaydın Türkiye program sunucusu İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
“Seçim tarihi 14 Mayıs olarak belirlendi. Her iki ittifakın da sloganı ‘Yeter Milletin’ idi. Erdoğan’ın seçim için 14 Mayıs’ı belirleyip bu sloganı seçmesi sürpriz oldu mu?
Olmadı. Dürüst olmam gerekirse, gideceğini bilen bir insan, ‘Şöyle bir tarih belirleyelim. ’14 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinde ikinci bir kıymetli tarihtir’ diye düşünmüş olabilir. bence iyi niyetli Yapabileceği veya önerebileceği başka bir tarih yok. Mayıs’ta olmakla Haziran’da olmak arasında zaten bir fark yok.
14 Mayıs’ta seçime gidiyoruz. Muhalefet partileri erken seçim kararına takviye verirse 14 Mayıs olabilir değil mi? Bunu açıklayabilir misin?
Tarihi yanlış hatırlamıyorsam 6 Nisan olarak belirledik. 6 Nisan’a kadar olursa destekleyeceğiz. Dolayısıyla 6 Nisan’da meclis bir karar alıyor ve biz meclisin aldığı karara saygı duyuyoruz. Seçimler eski seçim yasasına göre yapılır. Ama Erdoğan ‘Hayır sonra yaparım’ derse 6 lider destek vermeyeceğimizi açıkladı. Parti sözcülerimiz açıklamalarda bulundu. Elbette Erdoğan da seçimlerin kendi istediği bir atmosferde yapılmasını istiyor. Maaşları yükselteceğim, bunu artıracağım, bunu artıracağım. Bunları çıkaracağımı. ‘Yapıyorum’ dedi, iktidara gelince bunları yapacağız diye yıllardır söylediğimiz. Ama kamuoyu gerçeği biliyor. Bunu kendi özgür iradesiyle yapmadı. Bizim baskımız üzerine halk ‘Evet Kılıçdaroğlu haklı’ dedi. Dediğini yapma baskısı da vardı. Biraz daha ertelenirse haziran ayına doğru sıçrarsa enflasyon zaten her ay yükseliyor, dolayısıyla halk zamların anlamsız olduğunu görecek. Bu nedenle ‘Ben böyle bir zam yaptım, enflasyonu tam yaşamadan oy alabilir miyim’ anlayışıyla bir politika izliyor. Kendini bu anlayışla sınırlayan kişinin seçimi kazanma şansı yoktur. Halkın beklentilerine göre değil, kendi beklentilerinize göre seçimler yapıyorsunuz.
14 Mayıs’ı kabul ettiniz ama değil mi?
Bizim açımızdan 14 Mayıs veya 15 Mayıs ne olursa olsun, hangi tarihte yapıyor olursa olsun sandığa koysun dedik. Ama parlamentoda oylama yapmayacağız. Tek yolu var, Meclis’i feshediyorum diyecek. Tek yetkisi var, onun üzerine seçime gidecek. Üçüncü kez başkanlık hakkını da tanımıyor. Anayasa bellidir. Ben anayasa hukukçusu değilim ama anayasa hukukçularını dinlerim. Yazıyorlar, çiziyorlar, konuşuyorlar. Üçüncü kez aday olamayacağını söylüyor. DOĞRU. Üçüncü kez aday gösterilemez.
Açıklandığında hem sıradan vatandaş hem de avukat adayları Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuracak. Erdoğan üçüncü kez aday olmayacağını söylüyor. Bildiğim kadarıyla YSK ‘Hayır üçüncü kez aday olabilir’ diyecek. Çünkü aslında YSK üyelerini o belirledi. Perde arkasındaki dolapları bilmez miyiz? Yargıtay’ın, Danıştay’ın durumunu, orada militan hakimlerin olduğunu bilmiyor muyuz? Bütün dünya biliyor, biz de biliyoruz. Yargının yargı olmaktan çıktığını o da biliyor, bütün dünya da biliyor. Aklı başında olan ve adalet arayan herkes bu gerçeği bilir. YSK’ya başvurdunuz. Geçmişte oldu, emsali YSK oldu. Ne oldu? Aynı zarfa atılan 4 oyundan 3’ünün geçerli, 1’inin geçersiz olduğunu söyledi. nerden biliyorsun kardeşim Talimat geldi. İstanbul’u kaybetmeyelim diye. Ne oldu? 15 bin olan fark 800 bine çıktı. Bu nedenle halk sandık başına gittiğinde gerçekten demokrasi için Millet İttifakı’na oy vermelidir. Adalet istiyorsa Millet İttifakı bileşenlerine verir. Demokrasi hukuk istiyorsa, kimsenin zulme uğramasını istemiyorsa, oyu bir sonraki Millet İttifakına verecek. O kadar net ve net söylüyorum ki. Zulmün devam etmesini istiyorsanız Erdoğan orada. Yeterince zulüm varsa, aslında yapar. Bu milletin feraseti, aklı ve ilmi vardır. Tarih içinde yaşamışlar ve atasözleri üretmişlerdir. Ne diyor, zulmün artsın da çabuk öleceksin. Öyleyse hızlı git. Çabuk gitmesi için zulüm artarsa bu adamın bir an önce ayrılacağını. Yetmedi mi bu milletin zulmü?
“ADAY OLACAK”
Erdoğan 14 Mayıs istiyor ama siz muhalefet partileri olarak onu desteklemeyeceksiniz. 14 Mayıs’ta seçim olması için tek ihtimal var, o da Sayın Erdoğan’ın Meclis’e feshedilmesi. Sonra aday olma şansı yok diyorsunuz. Ne olacak, 14 Mayıs’ta ne göreceğiz?
Yine aday olacak.
Ama anayasaya aykırı olduğunu tarihe not etmişsinizdir…
Gene aday olacak. YSK de ‘Efendim Erdoğan aday’ diyecek. Ne diyor, kronometreleri sıfırla. Erdoğan sıfırlamanın ne olduğunu çok iyi biliyor. Sıfırlama konusunda bir numaralı uzmandır. ‘Oğlum, madeni paraları sıfırladın mı?’ Ben söylemedim, kendisi söyledi.
‘Yeni sistemle ikinci kez adayım’ diyor…
Hayır efendim, hiçbir anayasa hukukçusu bunu kabul etmez. Kendi militanları hariç. Bu çok açık.
Erdoğan üçüncü kez aday gösterildi. 6 Nisan’dan önce bu adaylığı yapmış olsaydı, seçim kararına destek vermiş olurdunuz. Vakti olursa yeniden seçilebilir. Seçimin bu tarihte yapılmış olmasının cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarını dahi dikkate alacak kadar değerli olduğunu görüyoruz. Bu bizi ekonomiye geri getiriyor mu? Ekonomideki durum öyle ki, cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasıyla yüzleşmeye bile karar verdiler.
Vatandaşın bunu görmesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir kişiye teslim edilmeli mi, edilmemeli mi? Bir kişiye teslim edilsin deseler devam eder. Hayır efendim, devlet bir bireye teslim edilemez. Devlet adalet ve liyakatle yönetilir, timleri vardır. Liyakatle yönetilen bir devlet ancak ayakta kalabilir. Devletin kurumları vardır ve kurumların gelenek ve kültürleri tarihsel birikim içerisinde şekillenir. Bu deneniyorsa bu sisteme hayır diyecekler. Devlet bir kişiye devredilebilir mi? Devlet bir bireye teslim edildi. Bu Türkiye Cumhuriyeti için gerçek bir beka sorunudur. Hayatımızın her alanında sorunlar baş göstermeye başladı. Boş alan yok. Dış politika sorunu mu var? İç politikada sorun mu var? Meclisin iradesi var mı yok mu? Efendim, saray her şeyin kontrolü altındadır. Devletin kurumlarında yolsuzluk var mı? Yolsuzluk öyle boyutlara ulaştı ki rüşvet almak için büyükelçi atama noktasına geldik.
“SORUNU DEMOKRATİK YOLLARLA ÇÖZMEK İSTİYORUZ”
Tüm vatandaşlarıma şunu söylemek istiyorum, elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Rüşvet veren adam büyükelçi olur mu olmaz mı? Arkeoloğun Merkez Bankası’nda ne işi var? Arkeologları küçümsemek istemem, çok güzel işler yapıyorlar ama yerindeler. Doktoru nereye görevlendiriyorsunuz, hastanede hastayla o ilgilenecek. Şimdi ayağa kalkıyorsunuz, devletin bütün kurumlarını çürüttünüz. Yargıya güven yüzde kaç? Yargıtay Başkanı yargıya güvenin yüzde 30’a düştüğünü söyledi. Yargının tepesindeki bir kişi yargıya olan inancının kökünden sarsıldığını söylüyorsa bu kimin suçu? Devleti bir bireye devrederseniz, ona aittir. Devlet bir kişiye teslim edilemez. Bu onun için bir hayatta kalma sorunu. Biz bu beka sorununu demokratik yollarla çözmek istiyoruz.
2.300’DEN FAZLA BETON HEDEF VAR
Yarın Millet İttifakı’nın seçim beyannamesini dinleyeceğiz. Bence 2 bin 300 vaat. Bunu anlatabilir misin?
2.300’den fazla somut hedef, politika ve projeyi 9 ana başlık ve 75 alt başlıkta anlatacak olan arkadaşlarımız. Ama özet tabi. Bir kitabımız var, kalın bir kitap. Bu kitap tüm katılımcılara ayrı ayrı verilecektir. İçeriğini söylemeye hakkım yok. Çünkü içerik 6 liderin bir araya gelip aylarca çalıştığı somut öneriler. Bizim için ne dediler? ‘Efendim sabahtan akşama kadar tartışıyorlar, bir şey üretemiyorlar’. Size söylüyorum, bu kadar 2.300 başlık bulup halka anlatabildiniz mi? Onlar da söyleyemezler. Biz 6 lider Türkiye’nin bütün sıkıntılarını gördük. Bu dertlerden nasıl çıkacağımızı yazdık. Sorunlardan kurtulmak yetmiyor neler yapmamız gerektiğini de anlattık. Altı lider aylarca ortaya çıkmıştı ve genel müdür yardımcıları ve ekipleri vardı, akademik dünyadan destek vardı. İş dünyasından destek geldi, sorunu nasıl çözebiliriz, analizlerimiz ne kadar samimi, samimi ve doğru olacak. Bu nedenle kısa vadeli analizler üretip söylemek yerine, ayakları yere basan analizler üretin. 6 ayda Türkiye’ye nefes aldırmak, ardından Türkiye’yi büyüme sürecine sokmak. İşsizlikle uğraşmak. İşsizlik sorununu çözmek. Bütün bunlarla ilgili detaylı bilgi yarın verilecek.
Ortak politikalar mutabakat zaptı. 6 liderin bir araya gelerek oluşturdukları ortak mutabakat metnidir.
Millet İttifakı olarak seçimi kazandınız. Ne yapacağınızı biliyor musunuz?
Daha önce açıkladığımız bazı metinlerde öncelikle durum ve hasar tespit kurulu oluşturacağız. Ülkenin durumu nedir? Çünkü rakamlar kamuoyuna tam olarak yansıtılmıyor, biz de bilmiyoruz. Haklı olarak dürüst gelirimiz nedir? Masraflarımız neler, taahhütlerimiz neler? Yollar yaptınız, köprüler yaptınız, biz bunlara ne kadar ödeyeceğiz? Yükümlülüklerimizin ne olduğunu bilmiyoruz. Türkiye Varlık Fonu var, başlangıçta kâr eden şirketler buraya dahil edildi. Şimdi hepsi boşa gitmeye başladı. Neden boşa harcadılar? Burası dipsiz bir kuyu, şimdi ne oluyor burada? Hasar tespit komisyonu eğitimli, ahlaklı, bilgili, devlet ve bürokrasi konusunda deneyimli kişileri görevlendirecek. Sayıları 20-25’tir. İlk yapacağımız durum ve hasar tespit komisyonu. Onlara, gidin Türkiye’deki bütün bu olaylara bakın, bize ana noktaları kısaca bir rapor getirin diyeceğiz. Nerelere öncelik vermeli ve hangi kararları almalıyız? Çünkü hatasız adım atmazsak hatasız adım atmak ancak doğru bilgilere dayanabilir. O halde yanlışsız bilgilendirilmemiz gerekiyor. Gerçek bilgi gelecek ve ona göre kararımızı alacağız.
STRATEJİ VE PLANLAMA ORGANİZASYONU OLUŞTURULACAK
İkincisi, strateji ve planlamanın organizasyonu. Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Neden kapattılar? Hangi ilişkiyi kapattılar? Devletin en uzman, bilgili ve deneyimli bürokratları oradaydı. Ulaşımdan sağlığa, vergiden tasarrufa. Orada karayollarından demiryollarına ve deniz yollarına kadar tüm yatırım çeşitleri masaya yatırıldı ve hangi alanlarda ne yapılması gerektiği siyasete sunuldu. Öncelikler iyi belirlendi. Toplanan vergileri ilk nereye harcamalıyız? Afaki projeleri, toplumun ihtiyaçları nerede, Türkiye nasıl gelişecek ve büyüyecek? Onlarla ilgili tüm çalışmalar yapıldı, kapattılar. İlk yapacağımız çalışmalardan biri strateji ve planlama teşkilatını yeniden kurmak olacak. Yeniden kuracağız ve böylece tüm gelirler, giderler, giderler, öncelikler, planlamalar, Türkiye’nin bölgedeki gelişimi, bölgesel gelişmeler gibi birçok çalışma yine burada yapılacak. Siyasetin verdiği amaçlar doğrultusunda en gerçek projeler siyaset kurumunun önüne çıkacaktır. O projeleri hayata geçireceğiz…
Biz iktidar partisi olarak gelip ana muhalefet partisine hesap vereceğiz. Kendimize olan güvenimize bakın. Çünkü insan haklarını yemeyeceğiz ve beslemeyeceğiz. Vatandaşın ödediği 5 kuruş vergi var mı? Fakir, fakir. Maaşsız işsizler bile ekmek alırken vergi ödüyor. İşsizliğini telafi etmek için o verginin nereye harcandığını ona açıklayabilmeliyim. O zamanlar gerçek anlamda siyaset yapıyorum, sonra ahlaklı siyaset yapıyorum. Kendime güveniyorum, kur kardeşim diyorum. Ne inşa ettiler? Kesin hesap komisyonu ana muhalefetin lideri olmalıdır. İktidar olarak gelip ana muhalefete hesap vereceğim. Bu ne anlama geliyor, yolsuzluğun sonu artık yakın. Bakan, ‘Aman beyler bürokrasi bakın ben gideyim’ diyecek. Ana muhalefet orada hesap verecek. Yanlış bir şey yapma. Orada harap olacağım’.
Yüksek bürokrat atamaları efendim…
O bürokrat atamalarında liyakat elbette değerlidir. Bankacılıktan anlamayan Merkez Bankası Başkanı mı olur? Tanrı aşkına, hayır. Merkez Bankası Başkanı, yurt içi ve yurt dışındaki finans çevrelerine güvenen biri olmalıdır. Merkez Bankası Başkanı’nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bugün Türkiye’de fiyat istikrarı var mı? Hayır neden olmasın? Merkez Bankası dediğimiz bir kurum işini yapmıyor. Nereden geldiğini söyleyeyim. Merkez Bankası Kanunu’nun 4. maddesi. ‘Merkez Bankası’nın asli görevi fiyat istikrarını sağlamaktır’ diyor. Nokta, cümle bu. Motomot. Şimdi ezberledim. Fiyat istikrarı var mı? Yarın sabah ne ve ne kadar zam geleceğini kimse bilmiyor. Enflasyon tırmanıyor. Merkez Bankası nerede? Hayır. Görevini yapmıyor. Ne için? Merkez Bankası’nın bu görevi yerine getirebilmesi için Cumhurbaşkanı’nın fiyat istikrarına kilitlenmesi ve gerekli önlemleri alması gerekiyor. Ancak saraydan talimat alırsanız görevi tamamlayamazsınız. Saraydan emir alır. Faizi bırak diyor. O da indirir. Faizi yükselt derse ertesi sabah yükseltir. Tekrar indir diyor, tekrar indiriyor. Bunu tekrar yap, tekrar yap. Bu merkez bankasının iradesi var mı? Hayır, iradesi yok. Kamu yönetiminde liyakat savunacağız. Liyakat olacak. Liyakat olmayan yer yoktur.
ORTAK POLİTİKALAR HAFIZA METİNİ DUYURULANACAK
Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş için yol haritasını da yarın duymayı bekliyorduk. Bir sorun mu var, gecikme mi?
Gecikme yok. Liderler arasında yol haritamızla ilgili tartışma devam ediyor. 13 Şubat’ta yani cumhurbaşkanı adayımızın açıklandığı tarihte, kendisi tarafından açıklanmasının daha doğru olduğu düşünüldü. Bu formla bir karar verdik.
Şimdi yol haritasını açıklasak 3 değerli şeyi açıklamış oluruz. 1, orta politikalar mutabakat zaptı. Öncelikle bu ortak politika mutabakatı metninin kamuoyunda tartışılmasını ve kamuoyunun bir formda görmesini istedik. Diğerini anons ettiğimizde o kaybolur, herkes diğer tarafa kilitlenirdi. O yüzden 13’üne erteledik. Öncelikle şu uzlaşma metnini çıkaralım. Ekonomide, sağlıkta, yargıda, bürokraside, teknolojide ne yapacağız? Gelişmeler ne olacak, işsizliği nasıl önleyeceğiz, istihdamdaki hedeflerimiz neler? Tartışılsın istedik… Türkiye’nin kurtuluşu için 200 sayfalık bir tarif yazdık. Hem demokrasi açısından, hem ekonomi açısından, hem sosyal politikalar açısından hem de dış politika açısından. 9 ana başlık altında Büyüme, gelişme, teknolojide ilerleme. Bunu yazdık. Hala onlara sahipler mi? Ben adayım diyor, ne var bunda? Bahçeli ve BBP’ye ne oldu? bir noktaya geldiler mi? Oturdular mı, halka bir şey anlattılar mı? Ama bizimle dalga geçiyorlar. Hazırladığımız metni anlatayım, bir süre sonra kopyalarlar. Bunu da yapacağımızı.
“ADAYIMIZI AÇIKLAYACAĞIZ”
13 Şubat’ta ne öğreneceğiz?
13 Şubat’ta inşallah cumhurbaşkanı adayımızı kamuoyuna açıklayacağız. Böyle bir karar aldık. Saadet Partisi’nin konutunda buluşacağız. Şimdi 13 Şubat’ta mı olacak yoksa 13 Şubat’ta mı karar vereceğiz, bu kararın açıklanması için belirli bir tarih mi olacak? Örneğin, 26’sında ortak politikalar metnini tartıştık. Ardından 30’unda kamuoyu ile paylaşıyoruz. Orada da büyük ihtimalle 13’ünde bir karar alacağız ama diyelim ki 23’ünde cumhurbaşkanı adayını açacağız, 13’ünde değil ne yapacağına dair ortak mutabakat metniyle bir formda.
Gerekirse zımni olarak korunur. Belli bir tarihte bu gerçek, keyifli bir törenle kamuoyu ile paylaşılır. Tek aday, ortak aday. Ortak aday.
2 aday olma ihtimali ortadan kalktı herhalde değil mi?
Buluşacağız. Hatta ortak aday talebimizi yeniden kamuoyuna duyurmuş olduk. Bunu ortak adayla belirleyeceğiz. Daha önce defalarca yayınladığımız kamuoyuna yaptığımız her toplantının ardından yaptığımız açıklamada ortak adaydan bahsediyoruz. Adıyla ilgili, adayımızın kim olacağıyla ilgili bugüne kadar bir açıklama yapılmadı. Ancak kamuoyunun merakını gidermek adına cumhurbaşkanı adayının niteliklerini bir kez daha kamuoyuna bir açıklama ile duyurduk. Bundan sonra mutabakat zaptımızı kamuoyu ile paylaşacağız, hangi alanda ne yapacağımızı, ne düşündüğümüzü anlatacağız.
Şimdi soru geliyor, cumhurbaşkanı adayını açıklamakta neden geciktiniz? Bunu bir kere tüm vatandaşlarımın bilmesini istiyorum. Çok dikkatli, kararlı ve istikrarlı adımlar atıyoruz. Cumhurbaşkanlığı adayımızı muhtıra metni yayımlanmadan önce seçseydik ve cumhurbaşkanı adayı ‘Ben bunu teknoloji ve ekonomide yapacağım’ deseydi. Ondan sonra 6 lider, ‘Arkadaş biz daha karar vermedik, sen otur öyle konuş, biz de böyle düşünelim’ derdi. Önce ne yapacağımıza ve nasıl yapacağımıza karar verelim. Vatanı nasıl ayağa kaldıracağımıza dair görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşalım. Hangi alanda hangi kararları alacağımızı kamuoyuna bildirelim. Geri kalanından başkan adayımıza haber verelim. Böylece ortak bir dil haline gelir.
“HER PARTİ KENDİ LİDERİNİ CUMHURBAŞKANI İÇİN GÖRMEK İSTİYOR”
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı mısınız?
Her parti doğal olarak liderini cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister. Öyle görünmeliyiz. CHP’liler de genel başkanlarını cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istiyor. Burada esas olan 6 başkanın bir araya gelip oturup ortak karar almasıdır.
Kriterleri açıklıyorsunuz 6 lider. Size en çok bu kriterler yakışıyor. Buna katılıyor musun? Bu kriterlere uyuyor musunuz?
Kriterlere sahip olup olmadığınızı tahmin edin. Mümkün. 27.5 yıldır devlette çalışıyor, üretiyor. Siyasete girdiği gün servetini halkla paylaşan, devlet nedir, liyakat nedir bilir, devletteyken ortalığı karıştıran biri olmak benim için adettir.
Önderlerden biri sana ‘Kemal Bey 6 partiyi bir araya getirdin’ dedi. Çok fazla zaman harcadın. Adalet Yürüyüşü’nü yaptınız. Bu son belediye başkanlığı seçiminde İstanbul’u, Ankara’yı, Mersin’i, Adana’yı kazandınız. Siz de parlamenter demokrasiye geçme sözü veriyorsunuz. ‘Aday olmalısın’ derse. O zaman ne olacak? İş için hazır olduğumu mu söyleyeceksin?
Dürüst olmak gerekirse 6 liderle birlikte Türkiye’nin sorunlarına kilitlenmiş durumdayız. Türkiye’de demokrasi olmadığını biliyoruz. Sonuç olarak bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı olarak belirleyeceğiz. 1, belirleyeceğimiz aday ortak çalışma geleneğini devam ettirmelidir. Her şeyi ben yaptım, her şeyi ben bilirim anlayışına sahip olmamalı, devleti iyi bilmeli, devletin ne olduğunu bilmeli. Devlet liyakatın ne olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu bilmelidir. Bu örneği verdim. Biz kazandık, geldik, devleti yönetiyoruz diyelim. Merkez Bankası başkanı olarak kimi atayacağız? Efendim amcamın oğlu çok terbiyeli, çok başarılı, üniversite mezunu, doktorası ve yüksek lisansı var. Hadi yapalım dersek olmaz. Ya da efendim, bir tanıdığım var. O aslında tam bir adam. Çok iyi bilir, satrançta çok iyidir, olayları yakından takip eder vb. Piyasa hareketlerini de çok iyi biliyor. Üniversite değil 2 üniversiteden mezun oldu. Bunu getirelim. Bir Merkez Bankası Başkanı yapalım. Bunlar yok.
“HERKES ONURLU GÖREV YAPMAK İSTİYOR”
İçerideki ve dışarıdaki finans çevrelerine inanan bu kişi, Türkiye’de fiyat istikrarını sağlayabilir, enflasyonu önleyebilir, hükümetin büyüme ve yatırım kararlarının yerine getirilmesi için tüm istikrarı sağlayabilir, bu kişi Türkiye ile koordinasyon içinde çalışabilir. Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı. Devlet dediğimiz kurum tek kurum değildir. Devlet dediğiniz bir kurumlar bütünüdür ve bu kurumların hepsinin uyum içinde çalışması gerekir. 1 kişi temin edecek. Bunu sağlayacak kişinin başkanları, böyle bir teklifte bulunurlarsa elbette bende görürler. Erdemli bir görevdir, altını çizeyim. Bu onurlu bir görevdir. Herkes bu onurlu görevi yapmak ister. Bunu açık açık söyleyeyim. Bütün mesele seçilmek değil, seçildikten sonra yapmaktır. Başkanlara bu inancı vermek, verdikleri sözleri tutmaktır. Evet bu kişiyi seçeceğiz ama bu kişi seçildikten sonra nefsine hakim olacak, tekrar istişare edecek, tekrar oturacaktır.
Bu eleştiri geliyor vay be 6 kişi bunlar. Nasıl yönetecekler? Erdoğan bir kişi, karar bile veremiyorlar. Bu eleştiri bize de geliyor. Bu eleştirileri yapanlar tarihimizi de bilmiyorlar. Aklın akıldan üstün olduğuna dair bir görüş vardır. Temel Beyefendi benim bilmediğimi biliyor olabilir. Meral Hanım Temel Beyin bilmediklerini biliyor olabilir. Ortaya gelip oturuyoruz, ne için oturuyoruz? Bu ülkenin çıkarları için. Ali’nin çıkarları için oturup konuşuyoruz. Başkan adayını biz seçeceğiz, evet. Ancak cumhurbaşkanı adayı tüm bu gelişmeleri soğukkanlılıkla takip edecektir. Mevcut ihtilafları hızla çözebilecek, Türkiye’nin prestijini koruyabilecek ve Türkiye’nin prestijini sağlayabilecektir.
“İŞİMİZİN ZOR OLDUĞUNU BİLİYORUM”
İşimizin güç olduğunu biliyorum. İşimiz o kadar kolay değil. Ancak tüm bunları halkın desteğini alarak akıl ve mantıkla çözebilirsiniz. Bu vesileyle randevu alıyorum diyeceksiniz.
Seçimi kazanıp kazanamayacağı tartışılıyor. 6 partinin adayı olsanız, 6 parti sorumluluğu üstlenseniz, bu seçimi Erdoğan ve AKP-MHP ittifakı karşısında kazanabilir misiniz?
Kazanıldı. Bütün anketler bunu gösteriyor. Bütün sorun bizim, kararlılıkla bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz, insan haklarını getireceğiz, yoksulluğu tarih yazacağız, hiçbir çocuğun aç yatmayacağı bir ortam yaratacağız, sağlıklı ve dengeli sosyal politikalar izleyeceğiz, hiçbir fakirin yoksulluğunu asla teşhir etmeyeceğiz. Bu tezleri söylüyorsunuz ve bakın belediye başkanlarımız kazanınca onlara 7 element ilkesini gösterip onlar kazanmadan verdim. Unsurlardan biri de seçildiğin gün vatandaşlar arasında asla ayrımcılık yapamayacaksın. Bu mahalle bana birkaç oy verdi, hizmet etmeyeceğim demeyeceksiniz. Herkese eşit davranacaksın, sadece fakir mahallelere ayrımcılık yapacaksın dedim. Çünkü belediye hizmetleri oraya doğru düzgün gitmedi, oradan hizmet alın. Hiçbir şekilde ayrımcılık yapmayacaksınız. 2, Harcadığınız para sizin paranız değildir. Kasaba halkının parası. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bu, 7 temel ilkemizden 2’sidir. Devlet de bu anlayışla yönetilmelidir. Bunu nerede söyledim, yerel yönetimlerde söyledim. Belediye başkanlarımızın başarısı, bu 7 unsura mutlak olarak uymalarından kaynaklanmaktadır. Herhangi bir ayrım yapmazlar. Ben de göğsünüze CHP rozeti takmayacaksınız dedim. Artık partinin değil kasabanın belediye başkanısın ve tüm kasabayı kucaklayacaksın dedim. Devleti böyle yönetmeliyiz. Devleti yönetecek kişi tüm vatandaşları kucaklamalıdır. A, B bölgesi ayrımı yapmayacaksınız, ben burayı kucaklıyorum, şunu dışlıyorum, şunun kimliği, şunun yaşam tarzı, şurası inancı. Temelde yapamazsın. Ayrımı yaptığınız andan itibaren bir devlet adamı gibi devleti yönetmiyorsunuz.
Belediye başkanı lideri için söyledikleriniz cumhurbaşkanı adayı için de geçerli.
Kesinlikle geçerli. Çünkü kasabayı 7 prensiple yönetiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devletini de bire bir unsurlar yönetecektir.
Aday olup seçilirseniz CHP üyeliği ne olacak?
Başkan olduğunuzda herkesi kucaklamalısınız. Ayrımcılık yapamazsınız, partizan olamazsınız. Partizan olur olmaz 85 milyonun başkanı olmuyorsunuz. Başkan herkese eşit davranmak zorundadır.
Bu konuda masada bir uzlaşma var mı?
Oturup konuşacağız. Cumhurbaşkanı adayı nasıl olmalı? Tabii ki 6 liderin ortasındayız. Oturup ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı konuşacağız. Oturup konuşacağız. Sonuçta hepimiz akıllı insanlarız. Hepimiz Türkiye’yi düşünüyoruz. Aslında hiçbirimiz bireysel çıkar peşinde değiliz. Başkan adayı, seçildiği andan itibaren. Mal varlığı kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili malvarlığını halkla paylaşabilmelidir. Bunun benim malım olduğu söylenmelidir. Bu kadar net ve şeffaf olmalı. İnsanlarla birlikte yaşayabilmeliler.
Kendi halkına sahip çıkmalı, partizan olmamalıdır.
“PARTİ ÜYELİĞİNDEN BIRAKILMASI GEREKİYOR”
Parti üyeliğinden istifa…
Prensip olarak parti üyeliğinden ayrılmalıdır.
CİHAN PAÇACI’NIN İSTEĞİ
İYİ Parti’den Cihan Paçacı, “Bizim de kendi adayımız olabilir” dedi. Siz toplantıdayken Cihan Paçacı’nın istifası açıklandı. Bu olay masada nasıl tartışıldı?
Masada herhangi bir tartışma olmadı.
Meral Hanım masaya getirmedi mi?
Hayır. Masada tartışılmadı.
Ne zaman bildin?
Meral Hanım, Cihan Bey ile bir sorun olduğunu belirtti. ‘Bu nedir?’ Kendisine sorduğumuzda ‘Cihan Bey’i tanıyorum. Geçmişte iyi bir bürokrattı. ‘Onurlu bir insan’ dedim. Ayrıntı vermedi, hepsi bu. Toplantı bittikten sonra öğrendik.
Başkan adayı ve liderler ne olacak?
Bununla ilgili konuşacağız. Başkan adayı ve diğer liderlerin pozisyonu tartışılacak. Diğer liderler adına konuşmam yanlış olur.
tavrın nedir?
Tabii ki başkan adayımızı biz seçeceğiz ve herkes sorumluluk alacak. Bu işin doğasıdır.
Tercihiniz lider yardımcısı olmak mı?
Kesinlikle.
6 lider yardımcısı, 6 eşit lider yardımcısı?
Bununla ilgili konuşacağız. Bir cumhurbaşkanı adayı bile seçmeden kalkıp bir sonraki adımı konuşmak gerçekçi değil. Her seviyeyi önce konuşuyoruz, olgunlaştırıyoruz ve sonra kamuoyu ile paylaşıyoruz.
“SEÇİLEN MEPLER KENDİ PARTİSİNE GİDECEK”
Bakanlar Kurulu’nun oluşumunda parti oranları esas alınacak mı?
Bu seçimlerde partilerin oy oranları belirleyici olmayacak. Sebebi ise eski seçim maddesine göre artık oylar daha çok oy alan partiye yazıldı. O partinin milletvekilini abartıyordu. Mevcut modelde artık oylar sayılmıyor. Mecliste anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edebilmemiz için partiler arası seçimlerde işbirliği yapmamız gerekiyor. Bazen CHP, bazen GÜZEL Parti gibi diğer partilerin logosuyla seçimler yapılacak. Onun için burada partilerin oyları değil, partilerin milletvekilleri değerli olacaktır. Bu gerçeğin de bilinmesi gerekir. Çok oy alacağız diye değil İttifak olarak hangi seçenekte en çok milletvekili çıkarabiliriz diye. A, B, C diyelim. Birinci milletvekili A partisi, B partisi, C partisi. Bölündü ve o çerçevede seçime gireceğiz. X partisinin logosu ile girdiğimizi varsayalım. O zaman diğer partiler o ilde oy alamazlar. Ancak aslında daha fazla milletvekili alacağız. O zaman seçilen milletvekilleri kendi partilerine gitmiş olacaklar.”
haber-tonya.com.tr